Atatürk’e, İskender’in doğum yerinin de Selanik yöresi olduğu hatırlatıldığında :
Karşılaştırma burada sona erer. İskender dünyayı fethetmişti; ben böyle bir şey yapmadım! O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu; ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım! Yanıtını verir.
Bence de amacı, şartları farklı iki komutan kesinlikle karşılaştırılamaz!
Diğer yandan, İskender’in 33 yıllık kısacık yaşamına, 13 yıllık imparatorluğuna sığdırdıkları da yadsınamaz.

Babasının öldürülmesinin ardından, imparator olan İskender işe rakiplerini ve olası rakiplerini ortadan kaldırarak başladı, isyanları bastırarak devam etti. Annesi Makedon olmadığı için onu meşru varis olarak görmeyen Attalus da öldürülenlerden biriydi.
İskender seferleri boyunca, her zaman geçtiği her bölge hakkında her şeyi keşfedebilmekle ilgilenirdi. Botanikten, biyolojiye, zooloji ve meteorolojiden topografyaya kadar bu keşifleri kaydetmek ve analiz etmek için bir grup bilim insanını yanına aldı.

İskender’in savaşları, stratejisi gibi detayların olabildiği kadar dışında kalmaya çalışıyorum. Merak edenler için de, benim epey faydalandığım gayet güzel bir blog önerebilirim. ( Tıklayınız)
Claude Mosse’nin ”Büyük İskender” İsimli kitabından bir kaç örnek hikayesini alıntılamak isterim;
Suriye’yi terk etmeye hazırlanan dostu Lysymakos’un yanında kalmaya giderken, geride kalan askerlerinden ayrılıp geceyi karanlıkta ve soğukta geçirir.
Mısır’da, Ammon kahinine danışmayı çok istediği için Libya çölündeki tehlikeleri aşar.
Bacağından okla vurularak kaval kemiği kırıldığı halde, boynuna taş darbesi alıp uzun süre gözleri karardığı halde, Oxathres’i aşar.
Hydaspes’i aşarken göğsüne kadar suyun içindeki askerleriyle yan yanadır.
Plutarkhos’a göre, İskender yiyecek ve içecekten yoksun yaşayabilen biridir. Kahvaltı olarak güneş doğmadan önce bir yürüyüş, akşam da hafif bir yemek!

Darius’u savaşta yendiğinde, karısı, annesi ve iki kızı eline düşmüştü. İskender onlara zarar vermemiş ve hatta önceden yararlandıkları tüm ayrıcalıklardan faydalanmaya devam etmelerine izin vermişti.
Braseis dışında tutsağı hiç bir kadına nikahsız yaklaşmamıştı.
Aşık olduğu Roksana’ya da evlenene kadar el sürmemişti.
Roksana dışında politik amaçlarla Darius’un kızı Stateira ve Pers Kralı III. Artaxerxes’in en küçük kızı Parysatis ile evlendi.
M.Ö. 324 de en yakın arkadaşı, ikinci komutanı kimine göre sevgilisi, Hefaistion yüksek ateşten belki de zehirlenerek öldü.
Hefaiston’un ölümünden 14 gün sonra, aniden şiddetli karın ağrısı, yüksek ateş başladı ve felç belirtileriyle 10 günün sonunda öldü.
Kendisinden sonra tahta kimin geçeceği sorulunca ”En Güçlü Olan” yanıtını verdi.
Ölüm ile ilgili bugün sıtma, menenjit gibi teoriler olsa da, döneminde bu ani ve gizemli ölümü onun bir tanrı olmasına bağlayanlar da vardı.
Ölümüne kadar akli durumunun yerinde olması, ölümünden altı gün sonra bile bedeninin hiç bir bozulma belirtisi göstermemesi nedeniyle günümüzde Guillain-Barré Sendromu’nun (GBS) bir alt türünden öldüğü düşünülüyor.
Bügün hala mezarı bulunamadı…