Bana kalırsa, Yunan mitolojisinin en talihsiz karakterlerinden biri Medusa’dır.
Başına gelmedik kalmamış, üstüne öldürülmüş yetmemiş günümüze kadar adı kötülükle özleştirilmiş.
Hikaye bilindik ama yine de hatırlatmak isterim…
Athena’nın tapınağında, kendilerini hizmetine adayan üç kız kardeş yaşamaktadır. Üçü de güzellikleriyle ünlüdür ama en güzelleri Medusa’dır.
Kardeşlerin ikisi ölümsüz, biri fanidir: Medusa!
Athena, kız kardeşleri kıskanır ama kendisini onlardan güzel ve akıllı bulduğu için üzerinde durmaz. Aslında fena halde yanılmaktadır çünkü kocası Poseidon’un gözü Medusa’dadır. Zamanla Athena bu ilgiyi fark eder ama Poseidon öylesine inkar eder ki, Athena ona inanır.
Her ne kadar inkar etse de, Poseidon’un gözü Medusa’nın aşkından iyice dönmüştür ve bir gün dayanamayarak ona tecavüz eder.
Medusa yaşadıklarından o kadar yıkılmıştır ki, hali Athena’nın dikkatini çeker. Ve elbette olan biteni öğrenir.
Athena ise öfkeden çıldırır ve Medusa ile iki kız kardeşini, saçlarının her bir teli yılan olan, keskin dişli gorgonlara dönüştürür, bundan böyle Medusa’nın gözlerine bakan da taş olacaktır.

Bir türlü sakinleşemeyen tanrıça, Perseus’tan onu öldürmesini ister. Perseus bir ayna yardımıyla, Medusa’nın başını kestiğinde, Poseidon’un çocukları Pegasus ve Chrsyar, Medusa’nın bedeninden çıkarlar.
Poseidon ve Medusa’nın çocukları başka öykülerin konusu, ben Medusa ile devam etmek istiyorum.
Medusa’nın kesilen başının sol damarındaki kanın öldürücü bir zehir içerdiği, sağ damarındaki kanında ise ölüyü diriltecek güçte bir ilaç olduğu, Athena’nın bu ilacı sağlık tanrısı Asklepios’a armağan ettiği söylenir.
Apollon tapınağının koruyucusu Medusa’yı araştırırken, daha önce bilmediğim bir şey daha öğrendim: Algol sabit yıldızı Medusa’nın başı olarak da biliniyor. Algol, sabit yıldızlar arasında en sert etkili olanlardan biridir. Öfke, hiddet, bela, olaylar demektir.
Orta çağ da ayrıca önemlidir çünkü doğrudan kişinin başını kaybetmesini ve idamları temsil eder. Algol, bir tarafı iyilik diğer tarafı kötülük olarak çalışır.
Okuduğum bir yazıda ”Tarihte bir çok başarılı ismin arkasında Algol yıldızı vardır, ancak seri katillerin haritalarında da Algol sabit yıldızının sert etkileri görülmektedir.” diyordu.

Algol sabit yıldızıyla bir ilgisi var mı kısmını astroloji uzmanlarına bırakarak, oldukça acıklı ve bu kez gerçek bir öykü aktarmak isterim;
Yıl 1816, Fransa limanından, Batı Afrika’yı ele geçirmek üzere aralarında ”Medusa” isimli bir fırkateynin de olduğu gemiler yola çıkar.
Medusa’nın kaptanı, gemisinin hızına güvenerek uyarıları görmezden gelir ve diğer gemilerden ayrılır. Gemi, Batı Afrika’ya yaklaştıkları sırada kazayla karaya oturur.
Gemide yolcuların ve mürettebatın tamamını taşıyacak filika yoktur. Vali ve üst düzey yolcular filikalara biner ve geriye kalan 147 kişi için, geminin aksamı ile bir sal yapılır. Sala bir miktar un ve şarap konur ve çekilmek üzere filikalara bağlanır.
Ancak bir süre sonra korkan filika sakinleri, salın iplerini keser ve onları erzaksız, susuz kaderleri ile baş başa bırakır. Salda kalan yolculardan 65 kişi ilk gece öldürülür. Üçüncü günden itibaren yamyamlık başlar. Yukarıdaki tablo onüçüncü gecede sağ kalan son onbeş kişiyi anlatır.
Medusa, Perseus’un ellerinde can vermiş olabilir ama binlerce yıldır intikamını almaya devam ediyor…
5 Responses
Muhtesem bir yazı olmuş kaleminize sağlık 👏👏👏👏
harika
canım medusa